بَاب
مَا يَجِبُ
عَلَى
الْمُؤَذِّنِ
مِنْ تَعَاهُدِ
الْوَقْتِ
32. Namaz Vakitlerine
Dikkat Göstermek Müezzine Düşen Bir Vecibedir
434
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ فُضَيْلٍ
حَدَّثَنَا
الْأَعْمَشُ
عَنْ رَجُلٍ
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْإِمَامُ
ضَامِنٌ
وَالْمُؤَذِّنُ
مُؤْتَمَنٌ
اللَّهُمَّ
أَرْشِدْ
الْأَئِمَّةَ
وَاغْفِرْ
لِلْمُؤَذِّنِينَ
Ebu Hureyre (r.a.)'den;
demiştir ki; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "İmam (cemaat için)
kefil, müezzin de mutemeddir. Ey Allah'ım, imamları doğru yola eriştir,
müezzinleri de bağışla" buyurdu.
Diğer tahric: Tirmizî,
salat; Ahmed b. Hanbel, II, 232, 284, 378, 382, 419, 424, 461, 472, 514; V,
260;
AÇIKLAMA: Bu hadis-i Şerifte
geçen imam’ın kefil olmasından maksat Aliyyu'l-Kaari'ye göre, imam’ın, cemaat’e
kıldırdığı namaz’ı bütün ahkamına titizlikle riayet ederek kıldırmak görevini
yüklenmesidir.
Kadi
İyad'a göre ise, bu sözün anlamı; İmam’ın, cum’a namazı ile ilgili bütün
görevleri üstlenmesidir. Cemaatle kılınan namazda cemaat’in kıraatte
bulunmaması şartını koşan imamlar açısından ise, imamın cemaatle kılınan bütün
namazlarda cemaatin kıraatini üzerine almasıdır. Namazın farzlarını,
sünnetlerini, rekatlarını gözetmek, dua esnasında Allah'a cemaati için de dua
etmek suretiyle onları gözetmek de imamın yüklendiği kefillik görevi içine
girmektedir.
İbn
Melek ise, imamın kefil olması sözünü şöyle açıklıyor: "Cemaatin namazının
sahih veya fasid olması imamın namazının sahih veya fasid olmasına bağlıdır.
İmamlar bu sorumluluğun idraki içinde kıldırdıkları namaza dikkat etmek
mecburiyetindedirler. Şayet imamın kıldırdığı bu namaz sahih olursa sevabı daha
çok, fasid olursa vebali cemaatin vebalinden daha büyük olur. Çünkü bütün
cemaatin vebalini yüklenir. İşte bu hadisteki kefilliğin manası budur. Yahutta
buradaki kefillikten maksat, cemaat adına dua etme görevini yüklenmektir."
Müezzinin
mutemed olmasından maksad ise, namaz ve oruç gibi vakte bağlı olarak eda edilen
bütün ibadetlerde halkın, müezzinin sesine güvenerek ibadetlerini ifa
etmeleridir. Yahutta müezzinlerin, ezan okumak için minarelere veya benzeri
yüksek yerlere çıktıkları zaman halkın mahrem hallerine bakmaktan sakınan,
halkın bu hususta müezzinlere duyduğu güvene gerçekten layık kimseler
olmalarıdır. Yani gerçek müezzinler bunlardır.
Resul-ü
Ekrem'in imamlar için "Ey Allahım onları doğru yola eriştir" diye dua
ettiği halde, müezzinler için "Ey Allah'ım onları bağışla" diye dua
buyurması, imamların müezzinlerden daha faziletli olduğuna delalet eder. Çünkü:
1.
Cenab-ı Nebiin müezzinlerin hatalarının bağışlanması için duada bulunması
onların kusurlu olduklarını ifade ettiği gibi, imamların görevlerinde muvaffak
olmaları için duada bulunması da onların faziletli olduklarını ifade eder.
2.
Müezzin sadece vakitleri ilan etme görevini üzerine almışken imam cemaatin
namazını erkan, adabı ve her yönüyle en mükemmel şekilde kıldırmak görevini
üzerine almıştır. Bu ise, imamın ifa ettiği görevin ağırlığını ve dolayısıyla
imamlığın faziletinin büyüklüğünü gösterir.
3.
İmam Resulullah (S.A.V.)'in vekili, müezzin ise Bilal- Habeşi'nin (r.a.)
vekilidir.İkisi arasındaki farkı izaha lüzum yoktur. Nitekim İmam Ebu Hanife,
Horasanlılar ve Şafiiler de imamlığın müezzinlikten üstün olduğu görüşündedirler.
Şafiî imamlarından Nevevî'nin beyanına göre, İmam Şafiî Hazretleri müezzinliğin
imamlıktan daha faziletli olduğu görüşündedir. Hazreti İmam "el-Ümm"
isimli eserinde bunu böyle beyan etmiştir. İmamlıkla müezzinliğin faziletçe
eşit olduğu görüşünde olanlar bulunduğu gibi, imamlığın hakkını verebilenler
için imamlığın, müezzinliğin hakkını verebilenler için de müezzinliğin daha
faziletli olduğunu söyleyenler de vardır.
Ezanla
İlgili Bazı Mühim Meseleler
1.
Müezzinin hür olması gerekir. Kölenin kendi namazı için okuduğu ezan sahih
olursa da, cemaat için okuduğu ezan, sahibinin izni olmadıkça caiz değildir.
Çünkü cemaat için kölenin müezzinlik vazifesini yüklenmesi, sahibinin hizmetine
bir engel teşkil eder.
2.
Yedi yaşına girmiş çocuğun okuduğu ezanın caiz olup olmadığı konusunda İslam alimleri
arasında görüş ayrılıkları vardır. Şafiî alimlerinin ekserisine, İmam Ahmed'e
ve Maliki alimlerine göre vakitleri adaletli bir kimsenin tesbit etmesi ve
denetlemesi halinde yedi yaşındaki çocuğun (mümeyyiz çocuğun) ezanı caizdir, Davud-i
Zahirî'ye göre ise, kesinlikle ve mutlaka caiz değildir. Hanefi'lere göre mürahik
çocuğun (buluğ çağına geldiği halde baliğ olmayan çocuğun) ezanı
caizdir. Şafiî alimlerinden bir kısmı da mümeyyiz çocuğun okuduğu ezanın mekruh
olduğunu söylemişlerdir.
3.
Abdestsiz olan kişinin ezan okumasına cevaz verilmiş ise de dört mezhebe göre
mekruhtur.